Müzik bir melodi ile başlayabilir ama ona rengini veren armonidir. Armoni iki veya daha fazla notanın aynı anda çalınmasına denir, fakat teknik açıdan geniş ve karmaşık bir konudur. Pek çok teorisyen kariyerinin önemli bir bölümünü bunu inceleyerek geçirirler. İki nota arasındaki mesafeye aralık denir ve aralıklar sayılarla ifade edilmektedir. Örneğin La ile Mi arasındaki mesafeye beşli aralık denir.
Armoninin pek çok işlevi vardır: bir müzik parçasına “kıyafet giydirmek,” müziğe derinlik katmak, bir melodiyi yankılamak, tamamlamak veya ona alttan alta sağlam bir destek vermek. Dinleyiciye keyif veren, kulağa dengeli ve sakin gelen armoniye ses uyumu (consonance) denir. Ayın zamanda, kulak tırmalayıcı, tuhaf veya dengesiz gelen ses uyumsuzluğuna da (dissonance) denir. Tonal müzik, ses uyumsuzluğunun istikrarsızlığı olmasa sıkıcı olur, ses uyumunun istikrarlılığı olmasa yeterince tatmin edici olmazdı. Kulağımıza neyin uyumlu veya hoş geldiğinin yanıtı müzik tarihinin seyrinde değişkenlik göstermiştir. Ses uyumunun esas olup olmadığı bileartık tartışma konusudur.
İlk çok sesli müzik ortaçağda ortaya çıktı. Bu noktada besteciler dörtlü (örneğin, Do’dan Fa’ya veya Re’den Sol’a) ve beşli aralıkları tercih ettiler. Dolayısıyla, paralel bir armonik dizi, bir dörtlü veya beşli aşağıdan melodileri takip ediyordu. Ancak Rönesans’a gelindiğinde triadlar armoninin başlıca birimi olmuştu. Yüzyıllarca da böyle kalmıştır ki bugün hâlâ pek çok müzik türü için öyledir. Triadlar, üçlü aralığa dayanan (örneğin, Mi’den Sol’a veya Si’den Re’ye) akorlar, yani ard arda ya da aynı anda işitilen üç veya daha fazla notanın oluşturduğu üçlü aralığa dayanan kombinasyonlardır. Akorlara majör (kulağa neşeli, iç açıcı gelen) veya minör (kulağa hüzünlü gelen) değerleri veren, tam olarak onları meydana getiren aralıklardır. Bir triadı oluşturan notalar yeniden düzenlenip, çevrim (inversion) de ortaya çıkarılabilmektedir.
Armoniyle ilgili daha fazla bilgi için tıklayınız.