ARNOLD SCHÖNBERG’İN ATONALİTEYE KATKISI
En iyi eserlerini gençlik dönemlerinde veren kimi sanatçıların aksine, Avusturyalı besteci Arnold Schönberg (1874–1951), en tanınmış eserlerini kariyerinin geç dönemlerinde ortaya koymuştur. Düzinelerce orkestra eseri ile Schönberg, geleneksel armonileri reddederek uyumsuz düzenlemeleri kullanan devrimci bir klasik müzik tarzı olan “atonalite”nin popülerleşmesine yardımcı oldu. 20. yy müzisyenleri üzerinde son derece önemli bir etki yaptı. Viyana’da doğan Schönberg, müzik alanında kendi kendisini yetiştirmişti. 1890’larda yaptığı ilk besteleri, geleneksel biçimdeydi. Buna karşılık I. Dünya Savaşı’ndan önceki yıllarda son derece radikal bir müzik biçimi geliştirmeye başladı. Amacını “geçmiş estetik anlayışlarının her türlü kısıtlamasının ötesine geçmek” olarak açıklıyordu. Schönberg’in getirdiği en önemli yenilik, atonaliteyi kullanış biçimiydi.
ATNONALİTE NE DEMEK?
Geleneksel klasik müzikte uyumsuz bir ton ya da nota; yerine oturmamış, havada kalmış bir ses demekti. Onu dengelemek için uyumlu bir sesin kullanılması gerekliydi. Schönberg uyumlu ve uyumsuz sesler arasındaki ayrımı görmezden geldi. Buna “uyumsuzluğun özgürleşmesi” adını veriyordu. Schönberg’in değerlendirmesi halen atonalite için yapılmış en iyi tanımdır. Atonaliteyi kullanması eserlerine tedirgin edici, akıldan çıkması güç bir hava veriyordu. Bir Yahudi olan Schönberg, 1920’lerde müzik eğitimi vermek için Almanya’ya gitmiştir. 1933 yılında Naziler iktidara gelince ülkeyi terk etti. ABD’ye giden Schönberg, Kaliforniya Üniversitesi’nde dersler vermiş ve ölene kadar beste yapmayı sürdürmüştür.
Arnold Schönberg ‘in bazı besteleri için:
https://www.youtube.com/watch?v=-2SvMeyeOgQ