Batı’nın sanat müziğini veya klasik müziği çoğunlukla farklı kılan, müziğin teknik yönlerinden ziyade belirli türden enstrümanların bir arada çıkardığı seslerdir. Bir yaylı çalgılar dörtlüsünün veya bir orkestranın ses rengi veya tınısı, müziğin bu çeşidini çağdaş rock veya pop müzikten ayıran şeyin büyük kısmını oluşturur.
İnsan sesi dışında, müzikal enstrümanlar beş kategoride toplanır: parmakla veya yayla çalınan yaylılar. Bir ağızlık, dil veya delik içerisinden hava üfleyerek çalınan üflemeliler. Genelde baget veya tokmakla çalınan vurmalı çalgılar. Klavyeliler ve yirminci yüzyılda çıkan elektronik enstrümanlar.
1750’lere gelindiğinde barok orkestra kurulmuştur. Flütler, obualar, fagotlar, kornolar ve trompetleri kapsayan bir üflemeli çalgılar bölümü. Timpani (orkestra davulu); continuo (sıklıkla, akor basan klavyeli bir enstrüman ve baslarda ona destek veren bir çellodan oluşur) ve bir yaylı çalgılar bölümünden oluşuyordu. Keman sesi barok dönemin karmaşık melodilerinin baskın sesiydi. Keman, atası olan ortaçağ kemanının ardından, 16. yüzyılın ilk yarısında Kuzey İtalya’da nihai şekliyle ortaya çıkmıştır.
Klasik dönemin gelişiyle üflemeli çalgılar orkestranın armonik dokusunu tamamlamak için giderek daha çok kullanılmaya başlandı. Franz Joseph Haydn ve Wolfgang Amadeus Mozart’ın daha büyük senfonileri, genellikle, tahta üflemeli ve pirinç enstrümanların her birinden ikişer tane, ayrıca da timpani ve yaylılar için yazılmıştır.
19. yüzyılın ortalarına gelindiğinde, Hector Berlioz gibi besteciler arpların yanı sıra İngiliz kornosu, alto klarnet ve çeşitli vurmalı çalgılar gibi yeni enstrümanların da dahil olduğu daha büyük orkestralar için beste yapıyorlardı.
19. yüzyılın sonları, 20. yüzyılın başlarına gelindiğinde Richard Wagner, Gustav Mahler ve Arnold Schoenberg gibi besteciler bazen müzisyen sayısı yüzü bulan çok büyük orkestralar için parçalar besteliyordu. Daha sonraki besteciler, caz ve popüler müzikte kullanılan saksafon, synthesizer ve diğer bazı elektronik enstrüman da eserlerine dahil ettiler.
1-Müziğin erken dönemlerinde besteciler baştan sonra tüm parçalarını hangi enstrümanlarla çalınacağını belirtmeden yazardı. Parçanın hangi kısmının hangi enstrümanla çalınması gerektiğine dair öneriler ilk olarak Claudio Monteverdi’nin 1607 tarihli operası Orfeo’nun partisyonunda yer almıştır.
2-Piyano ismi “pianoforte” sözcüğünden gelir, çünkü bir piyano hem piano (yumuşak) hem de forte(güçlü) ses verir. Piyano, Kuzey İtalya’da, 1700 yılları civarında klavsen yapımcısı Bartolomeo Cristofori tarafından geliştirilmiştir.
Enstrümanlarla ilgili daha detaylı bilgi için tıklayınız.
[contact-form-7 id="85" title="Newsletter"]