Politik aktivist Mohandas Gandi (1869–1948), bağımsız Hindistan’ın babasıdır. II. Dünya Savaşı’ndan sonra İngilizlerin Hindistan’dan çıkarılmasını mümkün kılan şiddet içermeyen pasif direniş yöntemleri ile küresel bir ahlak ve özgürlük sembolü haline gelmiştir. Basit peştamalı, sade görünüşü ve bambu sopası, onun nesiller boyu insan hakları aktivistlerine ilham veren uluslararası bir ikon haline gelmesine yardımcı olmuştur.
Gandi, Güney Afrika’da avukat kimliğiyle ayrımcılığa karşı mücadele ederek felsefesini olgunlaştırdıktan sonra 1915 yılında Hindistan’a döndü. Ancak, Hindistan, 18. yüzyıldan beri İngilizler tarafında yönetiliyordu. Vakit kaybetmeden Hindistan’ın kendi kendisini yönetmesi için çalışmalar yapmaya başladı. Bağımsızlık mücadelesini, bir üst sınıf hareketinden kitlelere mal olan bir mücadele haline getirdi. Bütün sınıfları, etnik ve dini grupları, İngiliz yönetimine karşı birleştirdi. Böylelikle 1918’den 1922 yılına kadar İngilizlere karşı bir dizi şiddet içermeyen eylem gerçekleştirdi. Hintlilere İngiliz kurumlarını boykot etmelerini önerdi. Bu sivil itaatsizlik hareketleri kitlesel tutuklamalara yol açtı (30.000 taraftarı tutuklanmıştı). Öte yandan beklenmedik kanlı isyan hareketleri de ortaya çıktı. Gandi’nin kendisi de yirmi iki ay hapse mahkum oldu.
1930 yılında Gandi, en önemli sivil itaatsizlik eylemini gerçekleştirecekti. Hintlilerin kendi tuzunu üretmesini yasaklayan bir İngiliz kanununu protesto etmek için yetmiş sekiz taraftarı ile birlikte denize kadar Büyük Tuz Yürüyüşü olarak bilinen 320 km.’lik bir yürüyüş düzenledi. Yasa yürürlükten kaldırılıncaya dek tuz yapacaklardı. Yürüyüş ülke çapında Hintlilerin harekete geçmesini sağladı. Ancak çok geçmeden aralarında Gandi’nin de bulunduğu, sayıları on binleri bulan barışçıl direnişçiler kendilerini hapiste buldular.
1.Dünya Savaşı ile birlikte İngiltere’nin zayıflaması, 1942 yılında Gandi’ye İngilizlere karşı “Ülkeden Çık” kampanyasını başlatma fırsatını verdi. Kampanya ile İngiltere’den Hindistan’a bağımsızlık vermesi talep ediliyordu. Ortaya çıkan kitlesel hareketler ve şiddet dalgası sonucunda yaklaşık olarak bin Hintli hayatını kaybetti. Gandi kısa süre sonra yeniden tutuklandı.
1945 yılına gelindiğinde ise İngiltere Hindistan’la özgürlük görüşmeleri yapmaya başlamıştı. 1947 yılı Gandi için hem büyük bir zafer hem de ezici bir mağlubiyetti. İngiltere Hindistan’a bağımsızlığı vermiş, ama aynı zamanda ülkeyi bölerek bağımsız Müslüman bir devlet olan Pakistan’ı kurmuştu. Her zaman etnik ve dini hoşgörüyü öğütleyen Gandi, ülkenin bölünmesine karşıydı. Bölünmenin ardından gelen dini çalkantıların ortasında, ertesi yıl bir Hindu fanatik Gandi’ye suikast düzenledi. Öldüğünde 78 yaşındaydı.
1- Gandi’nin şiddet içermeyen pasif direniş yönteminin ilham verdiği insan hakları liderlerinden biri de ABD’deki Martin Luther King Jr’dı (1929–1968). Güney Afrika’da Nelson Mandela (1918–2013) ve Polonya’da Lech Walesa (1943–) da Gandi’den etkilenmişlerdir.
2- Gandi Hindistan’da büyük ruh anlamına gelen “Mahatma” ya da baba anlamına gelen “Bapu” sözcükleriyle anılıyordu.
3- Gandi garip alışkanlıkları olan biriydi. Pazartesi günleri kimseyle konuşmazdı. Sıkı bir diyet uygulamaktaydı. Yıkanırken sabun yerine kül kullanırdı. Otuz altı yaşından beri seks yapmayı bırakmıştı.
Gandi’nin hayatını konu alan 8 Oscar Ödüllü film için tıklayınız.