Bilinen ilk yazılı müzik örneği günümüze ortaçağdan (400- 1400’ler) kalmıştır. Aşai Rabbani Ayini sırasında keşişler tarafından söylenen, Gregoryen ilahileri olarak da bilinen kilise müziği formundadırlar. Bu ayinde, Tanrı ve insan arasında ruhani bir bağlantı kurulması amacıyla, İsa’nın Son Akşam Yemeği törensel olarak yeniden canlandırılır.
Ayin, iki kısma ayrılır: sabit ve değişken. Sabit kısım metinleri hiç değişmeyen ve her ayinde okunan altı Latince duadan oluşur. Bunlar Kyrie Eleison, Gloria in Excelsis, Credo, Sanctus, Agnus Dei veIte missa est dir. Introit, Gradual, Of ertory ve Communion’ı da kapsayan değişken kısmın dua metinleri ise mevsimsel törenlere ve yerel geleneklere göre değişir. Ortaçağ müzisyenleri Gregoryen melodilerini sözlü olarak aktarmış, melodik formülleri bir araya getirerek yenilerini yaratmışlardır.
Çoğu ortaçağ müziği tek bir melodik çizgisi olan teksesli müziktir. Ama 10. yüzyıl civarında bazı müzisyenler, organum denen, çoksesli besteler yapmaya başladılar. Organum, genelde dördüncü ve beşinci aralıkların ayrı seslendirildiği iki paralel melodi çizgisi olan tarzdır. İki yüzyıl sonra, Paris’teki Notre Dame Katedrali’nde müzik şefleri olan Léonin ve Perotin, birbirine paralel olmayan, bağımsız dört müzik çizgisine kadar çıkan çeşitli organumlar bestelediler.
13.yüzyılda karmaşık bir çok sesli form olan motet ortaya çıktı. Latince bir cantus firmusa, yani temel, sabit bir melodi çizgisine Fransızca, Latince veya her iki dilde söylenen pek çok tamamlayıcı parçanın eklenmesiyle oluşuyordu. Guillaume de Machaut motet formunun ilk ustalarındandır. 14. yüzyılda Aşai Rabbani Ayini’nin sabit kısmı için ilk defa baştan sona çok sesli beste yapan kişi olmuştur.