Howard Hughes (1905–1976), 20. yüzyılın en gizemli ve anlaşılmaz insanlarındandı. Nüfuzlu bir sanayici, yenilikçi bir film yapımcısı ve yönetmen, rekorlara sahip bir havacı, hırslı bir uçak imalatçısıydı. Ayrıca Las Vegas’ın otel ve kumarhane endüstrisinde bir devdi. Öte yandan berbat bir iş adamıydı. Filmleri, havacılık işletmeleri, otelleri ve kumarhaneleri 10 milyonlarca dolar kaybetmesine neden olmuştu.
Hughes en çok ağzı sıkılığı ve özellikle hayatının sonlarına doğru kendini fazlasıyla kaptırdığı hastalık korkusu ile tanınmıştı. Bu dönemde tecrit olmuş bir biçimde otel odalarında yaşamış, madde bağımlılığının kölesi haline gelmiş ve obsesif kompulsif bozukluk (takıntı hastalığı) problemiyle karşı karşıya kalmıştı. Donald L. Barlett (1936–) ve James B. Steele (1943–) gibi biyografi yazarlarının söylediği şekliyle, Hughes ömrünün son yıllarında umutsuz bir psikotikti.
Hayatının daha erken dönemlerinde ise Hughes kamuoyuna mal olmuş, gösterişli bir insandı. Babası kayaların arasında petrol kuyusu açmaya yarayan ilk döner matkabı icat etmişti. Böylece bu buluş sayesinde Hughes Donanım Şirketi’ne muazzam bir servet kazandırdı. 1924 yılında şirket Hughes’a kaldı. Şirketin inanılmaz kârlılığı Hughes’a iki büyük tutkusunu hayata geçirme özgürlüğünü veriyordu. Film çekmek ve uçmak.
Hughes, Hollywood’da birkaç başarılı film çekti. Katharine Hepburn (1907–2003) ve Ava Gardner (1922–1990) gibi isimlerin de aralarında bulunduğu dönemin en ünlü kadın yıldızlarıyla gönül ilişkileri oldu.
En büyük başarısızlıklarından biri de “çam kazı” lakabı takılan H-4 Herkül deniz uçaklarının imalatına girişmesi oldu. ABD hükümeti, kanat açıklığı 97 metre olan bu sekiz motorlu dev deniz uçaklarından üçünün 18 milyon dolar karşılığında imal edilmesi için Hughes’la sözleşme imzaladı. Uçaklar II. Dünya Savaşı sırasında kullanılacaktı. Fakat kendi cebinden milyonlarca dolar harcamasına rağmen Hughes sadece bir uçak imal etti. Ancak o da 1947 yılındaki denemesinde sadece 1,6 km uçabilecekti.
Hughes son yıllarını otellerde ve ülkelerde dolaşarak geçirdi. Sona yaklaştığı sırada, sekreteri, danışmanı, hemşireleri ve dış ilişkiler temsilcisi dışında hiç kimseyle diyalogu yoktu. Yetmiş yaşında böbrek yetmezliğinden öldü.
1-“Hell’s Angels” (1930), “Scarface” (1932) ve tartışmalı yapım “The Outlaw” (1943) Hughes’un başarılı filmleri arasında yer almaktadır. Hughes’un hem yapımcılığını hem de yönetmenliğini üstlendiği “Hell’s Angels”, dört milyon dolarlık bütçesiyle o döneme kadar yapılan en yüksek bütçeli filmdi. Film sekiz milyon dolar kazandı ve Jean Harlow’u (1911– 1937) ünlü bir yıldız haline getirmiştir.
2-Hughes hayatı boyunca çeşitli kazalar atlattı. 1946 yılında geçirdiği bir kaza sonucunda kafatasında çatlak oluştu. Göğüs kafesi, sol akciğeri ve dokuz kaburgası hasar gördü.
3- Kendisini otellere kapatan Hughes sadece ruhsal problemini ve genel durumu halktan gizlemiş olmuyordu. Aynı zamanda resmi bir ikametgah olmaksızın yaşadığı için de devlete gelir vergisi ödemiyordu.